![]() |
Tweet |
İş hayatınızdan bahseder misiniz?
Ben elektrik elektronik mühendisiyim. Ankara Gazi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği mezunuyum. Aynı zamanda daha sonra da İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Yüksek Lisansı yaptım. Şu anda da doktoraya başladım. Meslek hayatıma gelince; öğretmen bir baba, ev hanımı bir annenin dört evladından en küçüğüyüm, üç ablam var. Lise döneminde teknolojiye olan merakımdan dolayı elektrik elektronik mühendisliği bölümünü tercih ettim ve mühendisliğin teknolojik anlamda da ülkemize fayda getireceğini düşünerek elektrik elektronik mühendisi oldum. Okulum bittikten sonra, ilk etapta, İstanbul’da özel bir şirkette çalıştım. Daha sonra yedek subay olarak askerliğimi yaptım. Daha sonra tekrar İzmir’de özel bir şirkette çalıştıktan sonra 2001 yılının sonu itibariyle sağlık sektöründe hizmet vermek üzere kendi firmamı kurdum. Yaklaşık 22 senedir bu firmamla iş hayatıma devam ediyorum.
Evli ve iki çocuk babasısınız. Biraz aile yaşantınızdan bahseder misiniz? Aile sizin için ne anlama geliyor? Ailenizle neler yaparsınız, neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Öncelikle bir insanın iş hayatında da, siyasi hayatında da başarılı olabilmesi için ailesinde huzur ve mutluluğu yaşıyor olması gerektiğine inananlardanım. Bu anlamda ben de kendimi şanslı addediyorum. Çünkü hem siyasetin hem de iş hayatının getirdiği yüksek tempolu ve yoğun çalışma süreçlerinde bana destek olan bir eşim var. Eşimle uzun yıllar evvel tanıştık ve onun gibi biriyle evli olduğum için de çok mutluyum. Kendisi Fransızca öğretmeni. Çocuklarımızın eğitimi ile de bizzat o ilgileniyor. Malumunuz üzere; siyaset ve iş hayatı günlük rutini içerisinde vaktimizin çoğunu alsa da; ben çocuklarım ve ailemle vakit geçirmeyi çok seviyorum, bu vakitleri özellikle oluşturmaya gayret gösteriyorum. Örneğin akşam eve geç döndüğümüz zamanlar olabiliyor. Ama telefonumda 21.00’a bir alarm kurulu ve bu çocuklarımı ödevleriyle ilgili. Evde olmasam bile, muhakkak arayıp, çocuklara “ödevlerinizi yaptınız mı?” diye soruyorum. Erken geldiysem de onlara okul için yaptıkları ödevlerinde, çalışmalarında yardımcı olmaya çalışıyorum. Hafta sonları sosyal aktivitelerinde bulunmaya çalışıyorum. Bizim ailecek birlikte zaman geçirmek üzere vakit ayırdığımız zamanımız Pazar kahvaltılarımız oluyor.
Bir baba olarak çocuklarınız için hayallerini ve hedefleriniz nelerdir? Eğitim ve sosyal hayatlarında nelere dikkat edersiniz?
Çocuklarım biri ilkokul 3., diğeri ilkokul 1. sınıfta. Onlarla birlikte kitap okumayı çok seviyorum. Yazları beraber denize gitmeyi çok seviyorum. Spor aktiviteleri yapmayı çok seviyorum. Birlikte çok keyifli vakit geçiriyoruz. Bu da bence aile olmanın en güzel yanı.
Ben çocuklarımın öncelikle, gerçekten de; bunu klişe olarak değil inanarak söylüyorum, vatanına ve milletine bağlı, ülkesini seven, önceliği her zaman ülkesi olan bireyler olarak çalışıp bir şeyleri de kendi çabalarıyla elde etmelerini isteyen bir babayım. Bu anlamda da onların eğitimi için elimden gelen tüm olanakları sağlayıp sonrasını ise onlara bırakmak isteyen bir babayım. Çünkü ben kendi adıma, kendimi çok şanslı hissediyorum. Hayatımda her şeyi, gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; annem ve babamın sayesinde geçirdiğim güzel bir eğitim döneminin ardından; tamamen kendi olanaklarımla kurduğum şirket, bütün sermayesi bana ait olan; benim bilgime, becerime ve çalışma azmime bağlı olarak zamanla gelişen bir şirket ile iş hayatıma başlamış olmam da avantajım diye düşünüyorum. Bu anlamda kendimle de gurur duyuyorum. Yedek subay olarak askerliğimi yaparken, askerde biriktirdiğim parayla şirketimi kurup, bu şirketi bugünkü haline 22 yılda getirdim. Bununla da gurur duyuyorum. Aynı şeyi çocuklarım için de diliyorum. Bazı şeyler gerçekten de zorlu yollardan geçerek yapıldığında, sonrası çok daha başarılı oluyor diye düşünüyorum.
Ben çocuklarla ilgili de net olarak şunu söyleyebilirim: bence bütün ebeveynlerin ortak görevi, akademik anlamda çok başarılı çocuklar yetiştirmenin yanı sıra merhametli, vicdanlı, ülkesini seven ve gerçekten de büyüklerine saygılı, küçüğünü seven bireyler olarak yetiştirmek olduğunu düşünüyorum. Ben şahsen çocuklarımın öncelikle bu özelliklerle yetişmesini tercih ediyorum.
STK geçmişiniz de var. Neler yaptınız?
Dediğim gibi bazı şeylerin hayatımda sıralı olmasına özen gösterdim. Öncelikle ekonomik anlamda bağımsızlığımı kazanmam gerekiyordu; iş hayatımda, ticari anlamda belli bir seviyeye geldikten sonra insanlarla iletişimi çok sevdiğim için öncelikle sivil toplum kuruluşlarında çalışmaya başladım. Biz Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesinden gelen büyük bir aileyiz. 70’li yıllardan beri İzmir’de olan geniş bir ailemiz var. Bu ailemizin de aslında bir aile derneği olan Diyarbakır Çüngüşlüler Kültür ve Dayanışma Derneği’nin bir dönem yönetiminde yer aldım, daha sonra da dernek başkanı oldum. Yaklaşık 4 sene dernek başkanı olarak çalıştım. Bu arada da diğer sivil toplum kuruluşlarında da yöneticilikler yaptım. İzmir Ticaret Odası’nda, Ege İhracatçılar Birliği’nde ve Sanayi Odası’nda üye olarak yer alıp, faal olarak çalışırken aynı zamanda hemşeri derneklerinde de aktif olarak çalıştım. Bir dönem yine Anadolu Birliği Derneği ve Anadolu Federasyonu’nda yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptım. Daha sonraki süreçte Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulundum. Daha sonra ise Anadolu Birliği’nde ve Anadolu Federasyonu’nda Genel Başkan olarak görev yaptım. Yine iş dünyasında da Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği (MÜSİAD) İzmir Şubesi’nin hem yönetim kurulu üyeliğini, hem de bir dönem denetim kurulu üyeliğini yaptım.
Sivil toplum kuruluşları aslında halkla, bürokrasi ve siyasetle köprü olan kurumlardır. Toplumun nabzını tutan kuruluşlardır. Bence çok önemlidirler, artık gerçekten de globalleşen dünyada, baktığınızda hemşeri derneklerinden ziyade kültürel ve sanatsal faaliyetleri ele alan, iletişimin daha yoğun olduğu, daha sosyal çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları bence artık bir adım öne çıkmış durumda. Özellikle iş insanlarını bir araya getiren sivil toplum kuruluşları, bu anlamda bence bir adım daha öne çıkmış durumda. Çünkü 70’li, 80’li yıllarda doğu ve güneydoğudan insanların göç ederek büyükşehirlerde kendilerini yalnız hissettikleri zamanlarda hemşeri dernekleri çok güçlendi. Hala da işini layıkıyla yapan; kendi memleketinin gelenek ve göreneklerini yaşadığı şehirde de hemşerileriyle birlikte yaşatan hemşeri derneklerini beğenerek takip ediyorum. Ancak genel anlamda artık insanlar birbiriyle daha fazla sosyal çevre edinerek bunu iş hayatlarına da yansıtabileceği sivil toplum kuruluşlarını daha çok benimsiyorlar diye düşünüyorum. Bence yaşadığınız şehirdeki STK’larda ne kadar çok tanınıyorsanız, bence o şehirde de o kadar varsınız. Ben de bu anlamda kendimi şanslı hissediyorum; çünkü biz ailece iletişimi çok önemsiyoruz. Güldoğan ailesi çok geniş bir aile. Daha önce yıllarca aile büyüklerimiz, İzmir’in belli başlı STK’larında yöneticilikler yapmışlar. İş hayatlarında da ailemizin bireylerinin başarıları bizi İzmir’deki ticaret hayatında tanınan bir aile haline getirdi. Bu da bizi, ailemizi, mutlu ediyor.
Biraz da siyaset. Özellikle Bornova siyaseti.
Ben insanlara dokunmayı seven, insanların elini sıkıp gözlerine bakarak bir şeyler paylaşmayı seven bir insanım. Bazen hiç tanımadığım bir insanın sadece duasını almak bile benim için birçok şeyden daha değerli. O yüzden siyasete hep sıcak bakıyordum. STK’larda da çeşitli görevlerde bulunarak deneyim kazandıktan sonra artık siyaset sahnesinde de yer alabilirim diye düşünmüştüm. Sandıklarda görev alarak adım attığımız siyaset serüveni, Adalet ve Kalkınma Partisi’nde 2011 yılında İzmir İl Yönetim Kurulu Üyeliği ile başlamış oldu. Yaklaşık 3 yıl İl Yönetim Kurulu Üyeliği, bu sırada Teşkilat Başkan Yardımcılığı ve İl Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. Sonraki süreçte de genel seçimler geldi ve Haziran 2015’te İzmir 2. Bölge Milletvekili Aday Adayı oldum. 1 Kasım 2015’te partimiz bizi yine 2. Bölgeden Aday olarak listeye yerleştirdi. Yani 1 Kasım 2015’te İzmir Milletvekili Adayı oldum. Gerçekten o süreçte güzel çalışmalar yaptık. Zaten önceki süreçte de İzmir İl Yönetim Kurulu Üyeliğim döneminde de İzmir’in 30 ilçesinin tamamında yoğun çalışmalarda bulunmuştuk. Yine o dönemde 2 yıl boyunca Bornova İlçesi Koordinatörlüğü görevini yaptım. Bornovamızda da hem yerel hem de genel seçimlerde güzel çalışmalar yaptık. Ancak partimin her döneminde, hiçbir gö- revimin olmadığı dönemlerde de, hiç ara vermeksizin çalışmalara devam ettim, katkı vermek için gayret ettim. Hemen hemen her seçim döneminde İl Başkanlığımızın SKM çalışmalarında; İl SKM Başkan Yardımcısı olarak, Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı olarak çalışmalarda bulundum. Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleri ve Sayın İl Başkanımızın takdirleriyle 2021 yılında AK Parti Bornova İlçe Başkanı olarak atandım ve bu görev ile siyaset hayatımıza devam ediyoruz.
İlçe Başkanlığımız döneminde, ne olarak şunu söyleyebilirim; herkes her konuda bizi eleştirebilir, yanlışlarımız olmuş olabilir, ancak kimse “çalışmadı” ya da “az çalıştı” diyemez. Çünkü bu işi ekibimizle, teşkilatlarımızla birlikte layıkıyla, hakkını vererek yapıyoruz. Şu anda bunu başardığımıza inanıyorum. Bunu tüm yönetim kurulu üyelerimiz, tüm meclis üyelerimiz, tüm mahalle başkanlarımızla, kadın kollarımızla ve gençlik kollarımızla yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Bu bir ekip işidir; ekibiniz ne kadar sizinle bir ve beraber çalışırsa, siz de o kadar başarılı olursunuz. Bizim bunu başardığımıza inanıyorum.
Genel olarak hayata ve topluma dair hedefleriniz, beklentileriniz nelerdir?
Hayatta öncelikle başarıyı hedef edinmiş bir insan olarak yine en büyük hedefim hayatımın sonuna kadar hangi işe girişirsem başarılı olmak; bu siyaset için de geçerli açıkçası. Ama ben siyasette hedef koyan insanların çok başarılı olacağına inanan insanlardan değilim. Bence siyaseti layıkıyla yapıp, ekibinizle birlikte iyi niyetli ve gayretli çalışmalar yaparsanız, o sizi bir yere taşıyacaktır. Velev ki taşımasa bile, benim de deneyimlerimle sabit olduğunu belirterek, belki de başka yerde karşılaşamayacağınız, tanışamayacağınız iyi insanlarla tanışmış olmak bir kazanım olacaktır. Bu benim için en kıymetli olan şey. Geriye dönüp baktığımda siyaset sayesinde böyle insanlar tanıdığımı ve arkadaşlıklarını kazandığımı görüyorum. Bu bağlamda biz nasibimizde, kaderimizde ne varsa o şekilde ve davamız için Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çalışmaya devam ediyoruz, edeceğiz.
Net olarak söyleyebilirim ki; AK PARTİ’mizin iktidarda olduğu 21 yıldır yaptıklarına baktığımızda, artık önümüzdeki süreçte, örneğin önümüzdeki 5 yıl içerisinde, artık çok fazla karayolu, havalimanı ya da üniversite yapmasına gerek yok, çünkü biz AK PARTİ olarak 21 yılda bu altyapıyı oluşturduk, tamamladık. Birçok eksikleri giderdik. Artık bundan sonrası enerji çalışmalarına hız vermek üzere, ülkemizin sosyo-ekonomik seviyesini daha da yukarıya taşımak üzere olacaktır diye düşünüyorum. Bunun için de savunma sanayimiz ile başlayan ihracat hamlemiz var. Aynı zamanda yenilenebilir enerji alanında dünyada ve Avrupa’da üst sıralarda yer alan yatırımlarımız var. Türkiye bence 2023 seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesiyle, onun liderliğiyle önümüzdeki 5 yıl içerisinde çok daha ileriye gidecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla, Türkiyemizin çok daha gelişeceğini ve büyüyeceğine inanıyorum. Bu gelişim çocuklarımıza ve torunlarımıza, onların geleceklerine miras olacak bir gelişim olacak.