“Kentsel dönüşümün” hızlandırılması için atılacak en önemli adımın emsal artışının olduğu yıllardır biliniyor ve konuşuluyordu. Özellikle deprem sonrasında oluşan mağduriyetler bu durumu kaçınılmaz hale getirdi.
Çünkü vatandaşın dönüşüm için yeteri kadar mali imkanı, müteahhidin de cebinden yapma olasılığı yoktu. Ayrıca mevcut daireleri küçültmek suretiyle ortaya konan çözümler de yetersiz kalıyordu. Ortak karar alınmasını zorlaştırıyordu. Her şey bu aşamada düğümlenip kalıyordu. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinden özellikle depremzedelerin beklediği bu önemli karar çıktı. Parsel bazında yüzde 20, ada bazında yüzde 30 emsal artışı geldi. Dolayısıyla riskli ve hasarlı yapıların yenilenmesi için deyim yerindeyse vatandaş lehine mali kaynak yaratılmış oldu. Siyaset üstü bir mesele olan bu durum, oy birliği ile (tüm partilerin desteği ile) belediye meclisinden geçerek, kent
yenileme adına bir umut kaynağı oldu. Peki meclisten geçen bu karar neleri kapsıyor?
Alınan bu karar, ağır ve orta hasarlı yapılar ile 6306 sayılı kanuna göre riskli yapı tespiti yapılan binaları kapsıyor.
Bu yönüyle bakıldığında kentsel dönüşüm hızlanacak, mağduriyetler azalacak, depreme karşı dayanıklı yapılar oluşacak. Çarpık kentleşmenin bir nebze önüne geçilmiş olacak. Fakat karar alınır alınmaz meslek örgütlerinden oldukça sert bir açıklama geldi. Bu karardan dönülmez ise dava açacaklarını açıkça ifade ettiler. Evet ortaya konan bazı kaygıları bir meslek mensubu olarak anlıyorum. Özellikle nüfus yoğunluğunun getireceği ek problemler gibi…
Ancak dönüşüm, kaçınılmaz hale geldi. Bu sorunun da kalıcı olarak çözülmesi gerekiyor. Artık bu kentin, çarpık ve dayanıksız yapılardan bir can dahi yitirmeye tahammülü kalmadı. Onun için eski yapıların bir an önce dönüşüme girmesi elzemdir. Ayrıca meslek örgütlerinin, müteahhitlerimizi rantın bir parçası gibi göstermeleri de kesinlikle doğru değildir. Burada oluşan rant vatandaşındır. Fakat Büyükşehirden geçen bu karar, meslek odaları tarafından dava
açılarak engellenmez ise, asıl mesele işte bu aşamada başlıyor. Yani Belediyelerin kent için daha çok çalışmaları gerekiyor. Çünkü emsal artışı demek yoğunluk artışı demek, alt yapı ve yol ihtiyacı demek. Büyükşehir belediyesi vakit kaybetmeksizin artık bu konuya yoğunlaşmalı ve şimdiden proje üretmeye başlamalıdır. Zaten yetersiz olan alt yapı, yol, otopark, yeşil alan ve benzeri sorunlar, nüfus yoğunluğunun artmasıyla daha da kötü hale gelecektir. Bunu en acı
şekilde en son sel felaketinde maalesef yaşadık.
Sonuç olarak bu kentin yenilenmeye ihtiyacı var. Hem de acil. Yaşadığımız depremde oluşan büyük mağduriyetlerin de giderilmesi gerekiyor. Özellikle 2000 yılı öncesi yapılan yapılarımız depreme karşı oldukça dayanıksız. Vatandaşımızı bu yapılarda kaderine terk etmek mümkün değil. Meslek örgütlerimizin de kaygılarını dikkate alarak bir an önce çözüme odaklanmalıyız. Unutmayalım felaket insan ayırmıyor. Bu sorunlara karşı çatışmaya değil dayanışmaya ihtiyacımız var.