bursa escort bayan bursa escort bayan bursa escort bayan bursa escort bayan bursa escort bayan alanya escort bayan antalya eskort eskişehir escort mersin escort alanya escort bodrum escort bayan alanya transfer
bursa escort bayan görükle escort bayan
bursa escort bayan görükle escort bayan
Değerli okurlarım, Bu yazımda sizlere, son dönemde Ermenistan’ın kardeş ülke Azerbaycan’a yaptığı saldırılar sonucu tekrar alevlenen Dağlık Karabağ sorunundan söz etmek istiyorum. 20. yüzyılın sonlarında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlık kazanan Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan Dağlık Karabağ sorunu, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün Ermenistan tarafından tanınmaması sonucu ortaya çıkmıştır.
1800’lerin başında Dağlık Karabağ nüfusunun %80’ine yakınını Azerbaycan Türkleri oluşturmaktaydı. Ancak sonraki dönemlerde bu bölgede sistematik bir şekilde Azerbaycan Türkü nüfusu azaltılmıştır. Özellikle SSCB’nin çeşitli uygulamalarıyla bölgedeki Azerbaycan Türk nüfusunu 1980’lerde %25’lere kadar düşmüştür. 1990’ların başında Ermenistan’ın bölgeyi işgal etmesiyle birlikte, Azerbaycan Türklerinin tamamı bölgeden uzaklaştırılmıştır.
Dağlık Karabağ, Çarlık Rusyası dönemi de dâhil olmak üzere tarihin her döneminde Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçası olmuştur. 1918-1920 yıllarında kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Döneminde de SSCB zamanında da Azerbaycan’ın bu bölge bir parçası olarak kalmıştır. Azerbaycan’ın SSCB’den ayrıldığı 1991 yılında, SSCB tarafından Dağlık Karabağ Azerbaycan toprağı olarak nitelendirilmiştir. Tarihsel süreçte Azerbaycan Türklerinin aleyhine olacak şekilde demografik yapısı bozulan Yukarı Karabağ, Azerbaycan’ın iradesi ve onayını almaksızın bazı ayrılma girişimlerinde bulunmuştur. 10 Aralık 1991 tarihinde tek taraflı gerçekleştirilen referandum temelsiz olması nedeniyle ne Azerbaycan ne Sovyetler Birliği ne de uluslar arası toplum tarafından tanınmamıştır.
Tüm bu girişimlerin ardından 1991’de Ermenistan, “Almatı Protokolü”nü imzalayarak Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu açık bir şekilde tanımıştır. Buna rağmen Ermenistan, bölgedeki çatışmaları destekleyerek Azerbaycan Türklerinin mallarına ve canlarına zarar verilmesini teşvik etmiş; Hocalı bölgesinde katliam gerçekleştirmiştir. 1994 yılında birçok devletin arabuluculuğuyla sağlanan ateşkesten sonra 2016’da sert çatışmalar tekrar başlamış son iki hafta içinde de zirveye ulaşmıştır. Bütün uluslararası yetkili organlar Dağlık Karabağ’ı Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçası olarak nitelemekte, BM Güvenlik Konseyi verdiği 4 kararda da açık bir şekilde bölgenin, “işgal edilmiş Azerbaycan toprakları” olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi de konuyla ilgili almış olduğu kararlarında Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu teyit etmiştir.
Bölgede uluslararası hukuk, Ermenistan tarafından tekrar tekrar yok sayılmaktadır. Azerbaycan’ın meşru müdafaa hakkı kapsamında işgal edilen topraklarını Ermenistan’dan geri almak için askerî harekâtta bulunması, illegal bir fiil değildir. Hatta sorunun çözümü için Azerbaycan’ın, ateşkesi sürekli şekilde ihlal eden ve çocuk askerleri söz konusu bölgede kullanarak uluslar arası hukuk suçu işleyen Ermenistan’a karşı savaş dışı yöntemlere başvurma mecburiyeti de yoktur. Tarihten açıkça bildiğimiz gibi Ermeniler, Rusların desteğiyle Osmanlı topraklarının birçok yerinde isyanlar çıkarmış ve Birinci Dünya Savaşı döneminde haklarında zorunlu tehcir (göç) kararı alınmıştır. Ancak bu göç, başta üç yüz bin kadar olarak ifade edilen, daha sonra üç milyona yükselen sözde Ermeni soykırımı iddialarının ortaya atılmasına neden olmuştur. Elbette konu ile ilgili hiçbir kanıt sunulamamıştır. Sayın okurlarım, atalarımızın dediği gibi tarih gerçekten tekerrürden ibaret. Ermenistan her zaman yaptığı davranışı tekrarlamakta, önce tüm uluslararası hukuk kurallarını ve insan hakları ilkelerini çiğnemekte; ardından kendisine mağduriyet kılıfı uydurmaktadır. ABD, Rusya, İran ve Avrupa ülkeleri ise elbette sadece kendi çıkarları doğrultusunda çözüm arayışındalar. Geçmişten günümüze Ermenilerin bölgede ''Büyük Ermenistan'' hayali olduğu devam etmektedir; ancak bu hayal asla gerçekleşmeyecektir. Bizler kardeş ülke Azerbaycan’ın yanındayız ve toprak bütünlüklerinin her daim savunucusuyuz.
Sözlerime son verirken Cumhuriyetimizin 97. Yılını kutluyor, başta büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi saygıyla anıyorum.